- Katıldı
- 16 Kasım 2019
- Mesajlar
- 64
- Puanlar
- 33
- Yaş
- 24
Gökhan Bakır / Necmettin Erbakan Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü
Turan KANBUL / Çankırı Karatekin Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
Turan KANBUL / Çankırı Karatekin Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
GİRİŞ
Bilgi günümüz koşullarında bireylere, kurumlara-kuruluşlara ve makro ölçekte ülkelere rekabet avantajı sağlayan temel unsurlardan biri haline gelmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgi üretimi ve paylaşımı da inanılmaz bir hıza ulaşmış ve bilginin kurum-kuruluş ve devletler açısından stratejik bir unsur olarak göz önünde bulundurulması bilgi toplumunun bilgiye ve bilgi kaynaklarına daha fazla önem vermesine zemin hazırlamıştır. Teknolojinin gelişimiyle birlikte bilgi üretimi ve paylaşımında koşullar değişmiş ve değişen koşullara ya da imkanlara hızlı uyum sağlayabilmek için kurumlar veya devletler bütçelerinin büyük bir kısmını bu alanda harcamaya başlamıştır. İnsanlık tarihini kısaca özetlemek gerekirse uygarlık tarihinin ilk dönemlerinde tarım ile uğraş gösteren insanoğlu için arazi ve tarım araç gereçlerinin önem kazandığı ve devam eden süreçte sanayi devrimine gelindiğinde buharlı makinelerin icadı ve ulaşım teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte ham maddenin sermaye olarak önem kazanması en sonunda ise bilgi çağına gelindiğinde ise bilginin stratejik bir güç olarak önem kazandığı söylenilebilir(Oktay, 2006). Bilgi toplumunda devletler veya kurumlar bütçelerinin büyük bir kısmını bilgi üretimine ve bilgi yönetimine harcamaya başlamıştır. Sadece bilgi üretiminin fazla olması gelişmişlik düzeyini göstermekte yetersiz kalmış, gereksinim duyulan nitelikli bilgiye doğru zamanda ve ortamda erişim önem kazanmıştır. Kurum ve devletler tarafından bilgi üretimine olduğu kadar bilgi erişimine de önem verilmeli aksi durumda üretilen bilgiye erişimin kısıtlanması veya kullanıcı tarafından erişilememesi harcanan emek ve çabanın boşa gitmesine neden olacaktır. Üretilen bilginin kullanıcılar tarafından eşit şekilde erişilmesi entelektüel toplumların göz önünde bulundurması gereken bir alan olarak görülmektedir(Ortaş, 2018).
Bilgi erişimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi gelişmekte olan ülkeler açısından son derece önemlidir. Fırsat eşitliğinin sağlanmasında ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesinin temel dayanaklarından biri eğitimdir. Eğitim sistemlerinin güncel gereksinimlere ve becerilere hitap edecek şekilde geliştirilmesi ve eğitim gören bireyleri değişen teknolojiye ve çağa hızlı uyum sağlayabilecekleri becerilerle donatmak önem kazanmıştır(Mercik, 2015).
Yapıcı’ya (2003) göre “Sürdürülebilir kalkınmanın bir girişim olmaktan çıkarak, yaşantıya dökülmesinin yegane yolu; sürdürülebilir kalkınma olgusuna inanmış ve bunu yaşam felsefesi haline getirmiş bireyler yetiştirmekten geçmektedir.” Bu bağlamda eğitim kurumlarına büyük sorumluluklar düşmektedir. Eğitim, ülkelerin kalkınmasında ve bilgi toplumu olma yolunda bireylere gereken yeterliliklerin kazandırılmasında yapı taşıdır.
Gelişen teknolojilerin değişen dünya düzeninde eğitim odaklı kullanılmasını sağlayabilmek ve kendi kendine öğrenen bireyleri yetiştirebilmek için entelektüel toplumların sürdürülebilir kalkınma da yeni eğitim modellerinde “bilgi okuryazarlığı veya yaşam boyu öğrenme” kavramlarına önem verdiği görülmektedir. Günümüz eğitim kurumlarında öğrencilerin belirlenen saat ve ortam koşullarında bir takım hazır bilgiyle eğitilmesi insanların doğuştan beri sahip olduğu merak duygusunu köreltmektedir. Bu bağlamda “Eğitim süreci okul eğitimiyle sınırlı kalmamakta, yaşam boyu öğrenme gereksinimi ortaya çıkmaktadır(Aldemir, 2003). ”
Bilgi toplumu olma yolunda bilgiye yapılan yatırımlar önem kazanmaktadır. Aldemir’e (2003) göre, “Toplumların geleneksel toplum yapılanmalarından farklı olarak bilgi toplumu düzeyine ulaşmasında bir takım faktörler ön plana çıkmaktadır. Bu faktörler bilgi üretimi, bilgi tüketimi ve karmaşık problemlerin çözülmesinde bilginin üst düzey kullanımı aşamalarıdır.”
Bilginin üretilmesi, paylaşılması ve yeni bilgi üretimine katkı sağlanabilmesi için öncelikle ihtiyaç duyulan bilgiye erişilmesi gerekmektedir. Bilgi okuryazarlığının tanımında “bireyin bilgi gereksiniminin farkında olması, gereksinim duyduğu bilgiye nasıl ve ne şekilde erişeceğini bilmesi ve bu bilgiye erişim sağlarken teknolojiyi etkin ve yetkin bir şekilde kullanması” ifadeleri dikkat çekmektedir. Bilgi erişim stratejileri geliştirmek ve eğitim sistemi içinde yaygınlaştırılmasını sağlamak kendi kendine öğrenen bireylerin gelişimini destekleyerek, bilimsel bilgi üretimini arttıracak ve bilgi toplumu olma yolunda zemin hazırlayacaktır.
Bilimsel bilgi üretimin merkezlerinden biri yükseköğretim kurumları yani üniversitelerdir. Üniversite eğitimi sadece teorik bilgilerin verilmesiyle değil bu bilgilerin hayata geçirilmesine katkı sağlayarak değer yaratabilmektedir. Üniversitelerin alan bilgisi eğitimini vermesinin yanı sıra öğrencilerin kendilerini yaşam boyu geliştirebilecekleri, kendi kendilerine öğrenmeye devam etmelerine yardımcı olabilecek becerilerle de donatması gerekmektedir(Mercik, 2015).
Kızıl’a (2007) göre “Eğitim kurumlarının en önemli sorumluluklarından birisi de öğrencilerin araştırma becerilerini geliştirmektir. Bu temel sorumluluk, gelişen teknoloji ve yaygın bilgisayar kullanımının yol açtığı bilgi patlaması ile daha da bir önemli hale gelmiştir. İhtiyaç duyulan bilginin ne zaman, nerde bulanacağı; bulunduktan sonra nasıl tanımlanacağı, erişimi, değerlendirilmesi ve etkin olarak kullanılabilmesi hakkında kritik düşünme yeteneklerinin öğrencilere kazandırılması gerekmektedir. Bilimsel iletişimin en önemli kavramlarından birisi olan ‘Bilgi Okuryazarlığı’nın içeriğini bu beceriler oluşturmaktadır.” Üniversitelerde bilgi okuryazarlığı becerilerinin öğrencilere kazandırılmasında en büyük sorumluluk “üniversite kütüphanecilerine” düşmektedir (Aldemir, 2003).
Teknoloji ile eğitim programları arasında sıkı bir ilişkinin varlığından söz edebiliriz. Teknolojik gelişmeler hem eğitim programlarının içeriğini geliştirmiş hem de eğitimin sunulabileceği ortamları çeşitlendirmiştir. Bilgi erişim yöntemlerinin de sürekli değişmesinde ve gelişmesinde etkili olan teknoloji, bireylerin gelişimi için oldukça önemlidir. Bu sebeple bilgi okuryazarlığı becerileri kazanımının neredeyse bir zorunluluk olması gibi teknoloji okuryazarlığı becerilerinin de kazanılması gerekmektedir.
Tüm ülkeler bilgi toplumu olma yolunda adım atarken bilgi toplumunun bireylerinin sahip olması gereken nitelikler de gittikçe önem kazanmaya başlamıştır. ‘Çok bilme’ kavramı önemini yitirmeye başlamış, ‘bilgiye nasıl ulaşacağını’ bilmek her zamankinden önemli hale gelmiştir. Yaşadığımız çağın gereksinimlerinden biri bilgi erişimde stratejiler geliştirerek her saniye daha fazla büyüyen bilgi havuzundan ihtiyacımız olan doğru, yeterli, nitelikli bilgiye erişim sağlayabilmektir. Bilgi erişim becerisinin temellerinden biri bilgi okuryazarlığıdır. Bilgi okuryazarlığı birçok okuryazarlık kavramıyla birlikte daha da genişlemekte ve gelişmektedir. Okuryazarlık okuma yazma becerisinin yanı sıra yanına geldiği kavrama bağlı olarak o alanın temel bilgisine sahip olmak anlamında da kullanılmaktadır (Kurbanoğlu, 2010).
Gelişen teknolojiye ve hızla değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilmek için birçok okuryazarlık becerisine sahip olunması gerekmektedir. Eğitim tek başına yeterli kalmamakta ve yaşam boyu öğrenme anlayışı ve kendi kendine öğrenebilen bireyler bilgi toplumu olma yolunda adım atılmasını sağlayabilmektedir. Bilgi okuryazarlığına ait birçok tanım bulunmaktadır. Anlamı ve içeriği düzenli olarak gelişmeye devam eden bu kavrama ait birçok modelleme de yapılmıştır.
1. SEMİNERİN AMACI
İnsanoğlunun yaşamı boyunca hayatından çıkarmadığı hayatı daha kolay yaşama düşüncesi yeniliklere ve değişimlere zemin hazırlamıştır. Hayatı pratik yaşamak ve karşılaşılan sorunları daha kolay çözebilmek için sürekli çözümler aranmış ve çözümlerin aranması aşamasında bir takım gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerden biri kuşkusuz teknolojidir. Teknolojinin gelişmesi insan hayatını oldukça kolaylaştırmış ve cazip bir durum haline gelmiştir. İnsanoğlu yaşamını belirli mekanlar çerçevesi içinde yaşamaktadır. Bunlar; eğitim gördükleri kurumlar, geçimlerini sağlamak için çalıştığı kurumlar ve dinlenmek için kullandığı ortamlar olarak tanımlanabilir. Kuşkusuz insan hayatını en çok etkileyen eğitimdir. Teknolojik gelişmelerin, insanoğlunun hayatında önemli bir yere sahip olan eğitim üzerinde de etkileri bulunmaktadır. Teknolojik gelişmelerin beraberinde getirdiği teknolojik araç-gereçlerin kullanımı bir takım bilgi ve becerilere sahip bireylere dönüşümü zorunlu kılmıştır. Günümüzde bireylerin sahip olması gereken temel yeterliliklerden biri bilgi okuryazarlığı becerisidir. Bu çalışmanın amacı bilgi okuryazarlığının önemini vurgulamak, bilgi okuryazarı bireylerin eğitimdeki başarılarını saptamak ve bilgi okuryazarlığı programlarının eğitim modellerinde yer almasını sağlamak olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda çalışmanın amaçları şu şekilde sıralanabilir;
- Dijital becerilere sahip bireylerin eğitimdeki başarılarının ölçülmesi
- Dijital okuryazarlığın bilgi toplumundaki önemi
- Elektronik kaynaklara erişimde bilgi okuryazarlığı ve dijital okuryazarlığının önemi olarak ifade edilebilir.
Sürdürülebilir kalkınmanın ve bilgi toplumu olmanın yolu bireylerden geçmektedir. Tabandan tavana fırsat eşitliği ile bilgiye erişen ve yeni bilgi üretimine katkı sağlayan bireylerle gelişmişlik yaşanabilir. Bilgi okuryazarlığı bireylerden başlayarak ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte eğitimin sadece okul sınırları içerisinde kalmadığı günümüz koşullarında yaşam boyu öğrenme anlayışı önem kazanmış, bireylerin kendi kendilerine öğrenme becerilerini geliştirmesi yönünde çalışmalara başlanmıştır. Bu çalışmayla birlikte özellikle yükseköğretim kurumlarında verilen eğitimlere bilgi okuryazarlığı eğitiminin eklenmesi gerektiğinin altını çizmek amaçlanmıştır.
3. YÖNTEM
Çalışma kapsamında yükseköğretim öğrencileri birinci sınıf beslenme ve diyetetik ve hemşirelik bölümü öğrencileri hedef alınarak dijital okuryazarlık ölçeği uygulanmış, bir takım veriler elde edilmiştir. Veriler elektronik ortamda yapılan anketle toplanmış ve geçersiz verilerden ayıklanmıştır. Genel bir değerlendirmeden sonra veriler normallik testinden geçirilmiş ve bağımsız değişkenlerin dijital okuryazarlık puanları hesaplanmıştır. Çalışma kapsamında elde edilen veriler analiz edilmiş bir takım çıkarımlar yapılmıştır.
3.1 Evren ve Örneklem
Araştırma kapsamında örneklem olarak “Beslenme ve Diyetetik ve Hemşirelik” bölümü öğrencileri seçilmiş toplamda 124 öğrencinin katılım sağladığı anket verileri elde edilmiştir. Bu veriler belirli yöntem ve analizlerle incelenmiş ve verilere göre yorumlarda bulunulmuştur.
Tablo 1: Katılımcıların bölüm ve cinsiyet bilgileri
Cinsiyet |